Dünyanın En Eski Saat Kulesi

     1386 senesinde kurulan dünyanın en eski mekanik saat kulesi olan Salisbury Katedrali saat kulesi şu an hala aktif olarak çalışmaya devam etmektedir. Johannes, Williemus Vrimand ve Johannes Jietuijt of Delf adlı üç horolog tarafından elle işlenmiş demirden yapıldığı tahmin edilmektedir. İngiltere'nin en yüksek çan kulesine sahip olan katedral mimari açıdan çok göz önünde olmasına rağmen, saat 1792 yılında katedralin geçirdiği bakım sırasında yıkılan eski bir saat kulesinde bulunmuştur. Bundan sonra 1929 yılına kadar muhafaza edildiği depoda toz içinde bırakılmıştır. 1956 yılında ise tekrardan kullanılmak için küllerinden yeniden doğmuştur. İlk anda aşina olduğumuz saatlere benzemeyen bu nadide saat, akrep ve yelkovanın olmamasıyla da farkını ortaya koymaktadır. Bir gün Salisbury taraflarına yolunuz düşerse bu güzel kentle beraber bu tarihin içinden kopup gelen bu zaman bekçisini de mutlaka ziyaret edin.

ETA: Saat Mekanizmasının Ruhu

       


          İlk İsviçre saatimi almaya gittiğim zamanı hayal meyal hatırlıyor olsam da satıcının bana saatin özelliklerini hızlı hızlı anlatırken cümlelerinin arasında saatin mekanizmasının ETA yapımı olduğunu ve bu yüzden gerçekten kaliteli bir ürün aldığımı belirtmişti. O zaman için üzerinde durmadığım bu detay şimdi düşününce aslında saatin kalbinin ne kadar önemli olduğunu bana hatırlatıyor ve aslında ETA markasının saat endüstrisi açısından ne kadar büyük ve önemli olduğunu ortaya koyuyordu.
Bugün ETA saat endüstrisi için bir dev. Swatch grubun bütün yükünü üstünde taşıyan bu mekanizma üretici son yıllara kadar diğer İsviçre saati üreticilerine mekanizma sağlıyorken Swatch grubun kararıyla sadece kendi saatleri için mekanizma üretir hale geldi ve bu noktada diğer saat markaları kendi mekanizmalarını üretse de ETA'nın eski ihtişamı devam etmektedir. Bu konumuzda da işte bu mirasın incelemesi ile saat üretiminin derinlerine doğru bir yolculuğa çıkacağız.
Öncelikle İsviçre saat endüstrisinin mekanizma üretimi konusunda nasıl bir gelişim içinde olduğunu görmek lazım. 20. yüzyılın başlarında büyük üreticilerin yanında bir çok saatin belli parçalarında uzmanlaşmış atölyeler vardı. Kimisi saatin balans çarkını yaparken kimisi de zemberek yapımı konusunda uzmanlaşmıştı. Saat üreticileri de bu farklı farklı üreticilerden aldıkları saat mekanizması parçalarını kendi tasarımları içinde birleştirerek kendi mekanizmalarını oluşturuyorlardı.
1. dünya savaşının başlaması ile işler farklı bir noktaya evrilmeye başladı. Şartlar artık saat üretiminden çok silah üretimi ihtiyacını doğurdu ve bir çok firma savaş ekonomisi için üretim yapmaya başladı. Bu karlı iş tabi ki de saat üretimini sekteye uğrattı. Savaş sonunda artık silah üretimi ihtiyacı azaldığından bu firmalar tekrardan saat üretimine dönmeye başladılar, ama ortada kimsenin ilk anda fark etmediği büyük bir sorun vardı. Bağımsız hareket eden bu firmalar piyasanın ihtiyacını tartmadan üretim yapmaya başlayınca ellerinde büyük bir miktarda stok birikmeye başladı ve bu yüzden hayatta kalmak için ürünlerini ucuz fiyatlara satmaya başladılar. Kimi firmalar yabancı firmalar tarafından satın alınarak İsviçre saat endüstrisinin rekabet etmesini zorlaştırdılar. Çünkü kaliteli parçaları ucuza elde eden bu firmalar rekabette bir adım öne geçtiler. Bu korkunç durumda İsviçre saat endüstrisi borç batağına sürüklenmeye başladı. Bu döngünün kırılması için bir yol bulunması gerekiyordu ve çözüm birlik olmaktan geçiyordu.

Birlikten Güç Doğar 


Saat üreticileri bu parçalanmış ve güçsüz yapının bir çözüm olamayacağının farkına vardılar. Güç birliği yapmadan sorunların çözümü mümkün değildi. Bu amaçla gidişatı tersine çevirmek için İsviçre Saat Birliği (FH) 1924 yılında kuruldu. Bundan sonra İsviçre bankalarının desteği sağlanarak Ebauches SA firması üç büyük mekanizma üreticinin (FHF, ASSA, AM) birleşimi ile kuruldu. Bu şekilde bu üç firmanın fiyatları belli noktalarda tutup üretim süreçlerini optimize etmesi ile üretim maliyetleri düştü ve yabancı üreticilerin fiyat baskısından kaçınılmış oldu. Bu başarılı işbirliği diğer atölye üreticilerinde Ebauches SA'ye katılması yönünde teşvik etti. Diğer firmalarda bu başarılı iş yöntemini örnek alarak işbirliği ağı kurmak için bir araya gelmeye başladı. SSIH ve Lemania firmaları bu şekilde ortaya çıktı. Bu başarılı proje ise kırılma anını 1929 Büyük Buhran zamanında yaşadı. Bu büyük ekonomik kriz bütün dünyayı sararken tabi ki de İsviçre saat endüstrisini de son derece sarstı. İşbirliği ne kadar faydalı olsa da daha büyük bir organizasyon kurulması ihtiyacı vardı ve bunun sonucunda 1931 yılında İsviçre Saat Endüstrisi AG (ASUAG) kuruldu.  Bunun dışında FAR ve FBR olarak da başka süper şirketler yapılandı.


ETA'nın Doğuşu


1858 yılında Dr. Girad&Schild tarafından sonradan ismi Eterna olan şirket kuruldu. 1929 krizinden bütün firmalar gibi etkilenen şirket ASUAG çatışı altında yer almaya mahkum oldu. Fakat burada şirketin belirli şartları vardı. Şirketin bir bölümü saat montajı kısmıyla ilgilenirken ETA SA olarak kurulan birimi saat mekanizması yapımıyla ilgilenecekti.
ASUAG firmasının alt bölümlerinde her bir üreticinin belirli bir görevi vardı. Kimisi kronograf yaparken kimisi de saat kollarını üretiyordu. ETA ise otomatik saatler konusunda üretim çalışmalarında bulunuyordu. İşler yine yolunda gitmeye başlarken 1974 yılında yeni bir kriz kapıya dayandı. Quartz makinelerin ortaya çıkması bir anda otomatik saatlere darbe indirdi.


Quartz Krizi


İsviçre saat endüstrisi quartz teknolojisinin Asyalı rakiplerinden önce geliştirmiş olsa da yaptıkları hata bu teknolojinin geleceğini görememiş olmalarıydı. Mesela ETA'nın 1978 yılında tasarladığı Delirium modeli o zamanlar için üretilmiş en ince quartz saatti. Bunun dışında !973 yılında patlayan petrol krizinin neden olduğu kur dar boğazı fiyat konusunda Asyalı rakipleriyle mücadele etmeyi zorlaştırdı. Frank'ın aşırı değerli bir hale gelmesi ihracatı sekteye uğratmaya başladı. Quartz teknolojisinde rakiplerini yakalamak için yapılanmaya gitmek gerekiyordu. Büyük firmalar yeniden zarar açıklamaya başlarken, birçok fabrika da kepenk kapatmaya başladı. 10 yıllık periyotta 80 milyon olan saat ihracatı 30 milyon seviyelerine düştü.

Krizden Çıkış


Diğer krizler gibi geçmişe bakmak gerekiyordu çözüme ulaşmak için. Bu durumda yine birleşerek yeni çözüm yolları denenmeliydi. Bunun sonucunda 1982 yılında ASUAG ile SSIH güçlerini birleştirmek zorunda kaldılar. Yine İsviçre bankalarının fonlaması ile ayağa kalkmak için bir güç buldu, ama Japon üreticiler İsviçrelileri rahat bırakma peşinde değillerdi. Patentleri ve markaları satın alma yoluyla ele geçirmek istiyorlardı. Bu amaçla bankalardan ziyade Hayek Mühendislik firmasında satış konusunda danışmanlık hizmeti almak istediler, ama Nicolas G. Hayek tehlikenin farkındaydı. İsviçre'nin birikiminin Japonlara satılması geri dönüşü olmayan bir yoldu ve bu İsviçre saat endüstrisinin sonu olurdu. 
Hayek, çözümü Japon rakiplerinin taktikleriyle oynamakta buldu. 1983 yılında kurduğu Swatch markasıyla modaya uygun ve günlük kullanım için ideal, ucuz saatler üretmeye başladı. Saat birleşenlerinin sayısın 150 parçadan 51 parça seviyelerine indirdi. 10 yıl içinde şirket 100 milyon saat satmaya başardı.  Hayek böylece 1985 yılında  ASUAG-SSIH firmasının %51 hissesini de alarak firmanın ismini 1998 yılında Swatch Grup olarak değiştirdi.
Burada işin kilit noktası AUSAG-SSIH birleşmesi ile 1985 yılında firmanın Hayek'in kontrolüne geçmesidir. ETA'nın bünyesinde yeni bir organizasyon ağı oluşturulmaya başlandı. Longines ve Omega gibi markaların kendi mekanizmalarını üretmeleri durdurularak, bütün planlamalar ETA'nın koordinasyonuna kaydırıldı. Bu şekilde maliyet ve ve üretim optimizasyonu en iyi şekilde kuruldu. Geliştirme ve pazarlama hususlarında markalar kendilerini daha verimli bir şekilde kurgulamaya başladılar.

ETA'nın Büyümesi


Bütün yükü sırtına alan firma, genişleyen yapısıyla tabi ki saatin diğer kompenentlerinin de üretim aşamalarına bulaştı. Kasa, kadran ve diğer parça üreticilerinin fabrikalarını da bünyesine katarak bütün aşamalarda kontrol sahibi oldu. Regis Mainier, Marc Vuilleumier, Porta ve Fresard Composant gibi firmalar ETA çatışı altında birleşti, ama bunlar dışında ki en önemli birleşme saatin en önemli parçalarından biri olan denge yayını üreten Nivarox firmasının gruba katılması oldu. Bu firma saatin en ince detay isteyen parçalarının üretimi konusunda uzmanlaşmıştı. Bu birleşmeler ağı ile birlikte ETA piyasada ki en büyük oyuncu olarak Swatch grup dışındaki saat üreticilerine de mekanizma sağlar konuma gelmiş oldu. 2000'li yıllarda ki bu dominasyonu saat ihracatının neredeyse %10'nuna tekabül ediyordu. ETA'nın saat mekanizmasında kaliteyi üst seviyede tutarak maliyetleri optimum seviyeye getirmesi diğer saat üreticilerinde bu işten çok kazanmasını sağladı.


Çok Büyümek Bünyeye Zarar


ETA 2000'li yıllara kadar bu şekilde büyümesi ve bütün saat endüstrisine mekanizma sağlaması ne kadar güzel görünse de yavaş yavaş Swatch grup şikayetlerini arttırmaya başlamıştı. Bir çok saat  markasının daha ortaya çıkması ve bunların ETA mekanizmalarına üretim ve geliştirme masraflarına bulaşmadan piyasada pazarlama ve kasa tasarımı üzerine yoğunlaşarak çalışması beraberinde değişik sorunlar ortaya çıkardı. Bir kere ETA'nın portföyünde otomatik kronograf 2894-2 gibi yeterince hassasiyete sahip hazır modeller vardı. Bunların kalitesi yıllar içinde kanıtlanmıştı ve bu yüzden garantisi konusunda bir sorunları yoktu. Üretim maliyetleri çok iyi seviyelerde olduğu için temin edilmesi de gayet karlıydı. Piyasaya o yüzden iyi bir tasarım ile girmek yeterliydi. Nasıl olsa her ihtiyaca göre bir ETA mekanizmasını istediğiniz gibi temin edebiliyordunuz. Kimse pahalı ve uzun bir mekanizma üretim sürecine girmek istemiyordu. Peki Swatch için sorun neydi?
Sorun tam olarak işte bu noktada başladı. ETA o kadar büyümüştü ki diğer firmalar artık mekanizma üretim sürecin çıkmış, tamamen ETA'nın mekanizmalarına kalmışlardı. Piyasada başka tedarik kanalı olmayınca İsviçre Rekabet Komisyonu saat endüstrisinin devam etmesi için ETA'nın satışlarına müdahale etmek zorunda kalıyordu. Tek mekanizma üreticisi olması sebebiyle fiyatlar konusunda ETA belirli sınırlamalarda tutuluyordu ve isteyen İsviçreli saat firmalarına mekanizma sağlamak zorundaydı,çünkü başka mekanizma üreticisi yoktu. Rekabeti engellemeye sebep olmak büyük para ve hapis cezaları ile sonlanabilirdi. Bu kısır döngü içinden Swatch firması kurtulup kendi markalarının üzerine yoğunlaşmak istiyordu. Kendi teknolojisinin kullanım hakkı konusununda tam söz hakkına tüm bu kısıtlamalardan dolayı ulaşamıyordu. Kendi teknolojisini rekabet ettiği firmalara mekanizma sağlayarak aktardığı sürece grup markaları için yapılan tüm geliştirme ve üretim masrafları heba oluyordu. 2002 yılına gelindiğinde artık Hayek isyan bayrağını bu yüzden çekti.
Kendi saat mekanizmasını tasarlayan firmalar ETA'dan satın aldıkları parçalarla bu işi götürüyorlardı (ebauches: mekanizmanın parçalar halinde satılması ve bu parçalarla tüm mekanizmanın tasarlanarak yapılması), ama ETA bu işten çok az kar ediyordu. Bu yüzden parça tedarikini 2005 yılına kadar devam ettireceğini Swatch ilan etti. Sektör tarafından infial etkisi yaratan bu durum tekrardan düzenlenerek 2008 yılına kadar aynı kapasitede ama 2011 yılında tamamen sona erecek şekilde ayarlandı.
ETA ile İsviçre Rekabet Kurumu arasında mücadele bundan sonra başladı. ETA bütün mekanizma satışlarını durdurdu ve şu an sadece Swatch grubu markaları için üretim yapmaktadır. Nivarox kısmında ise balans yayı gibi uzmanlık isteyen bir konuda üretim yaptığı için diğer firmalara bu gibi parçaların temini konusunda bir kısıtlamada bulunamayacağı kararına verilmiştir. ETA mekanizması bulamayan ufak saat firmaları ya batma sürecine ya da saat firmaları işbirliği yoluyla kendi mekanizmalarını üretmeye başlamışlardır. Sellita gibi mekanizma üretim firmalar ise ETA'nın patenti geçmiş ama kaliteli mekanizmalarını üreterek piyasayı ayakta tutmaktadırlar.

Peki Şimdi Durum Ne?


Sonuç olarak Hayek amacına ulaşmış oldu. ETA kendi mekanizmalarının kime satıp satmayacağı hakkına kavuştu. Swatch grup ve endüstri için uzun vadede çeşitlilik ve rekabet ortamı oluştu. Piyasa ihtiyaçlara göre kendi ritmini ve ivmesini sağlayabilecek ortama ulaşmış oldu. Saat markaları artık mekanizma konusunda ya işbirliğine gidecek ya da kendi mekanizmalarını üretmek için maliyet riskine katlanacaklar. ETA bu yolda kendi gelişimi ve kontrolünü sağlayarak endüstri için önemi koruyacak. Benim açımdan ise bütün bu hikayenin sonucunda görmüş olduğumuz gibi bu sadece bir firmanın değil aynı zamanda bütün bir saat endüstrisinin gelişim hikayesiydi ve bu hikaye hala da bütün hızıyla gelişimine devam etmektedir ve bundan sonra da firmaların kendi mekanizmalarını geliştirerek biz tüketiciler için daha kaliteli ve özgün ürünler piyasaya süreceğini düşünüyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünyada En Uygun ve İyi Fiyata Saat Nereden Alınır?

Skmei Saat Markası

Naviforce Saat Markası Tarihi